Üriner sistem taş hastalığı nedeniyle halk arasında yaygın bir şekilde fitoterapi uygulandığını görmekteyiz. Son dönemde popüler olan ve internette yaygın bir şekilde karşımıza çıkan girebolunun gerçekten taş hastalığında faydası var mı? sorularını haftada 3-5 defa duymaktayım. Taş döken hastalar taş sancısı ile önce doktorlara, ardından aktarlara gitmekte ve neyi duyarlarsa onu uyguladıklarını bilmekteyiz. Öncelikle şunu belirtmem lazım, taş döken insanların %90’ı sadece suyla bir hafta on gün içerisinde ya taşını döker ya da ağrısı belirgin bir şekilde azalır. O bir hafta on gün içerisinde uygulanan fitoterapi ne olursa olsun, %90 sonuç alınmış olur.
Literatüre bakacak olursak, öncelikle girebolu nedir? Yaban mersini formunda, kırmızı renkli Rubilas takımının hanımeli familyasından, dünyada 230 farklı cinsi olan ve ülkemizde doğal ortamda Kayseri, Bursa, Sakarya, Tokat, Sivas illerinde yaygın olarak bulunan doğal bir meyvedir.
Ülkemizde Viburnum opulus L., V. orientale Pallas, V. lantana L. ve V. tinus cinsleri mevcuttur. Piyasada satılan cinsin ismi Viburnum opulus’tur. PubMed’e girdiğimizde, 43 adet yayın olduğunu ve bunlardan ikisinin taş hastalığı ile ilgili çalışmalar olduğunu görmekteyiz (bu iki çalışma da Türkiye’den, emeği geçenlere teşekkürler). Diğer çalışmalar endometriozis, kolon kanseri ve antioksidan etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Bu iki çalışmaya bakacak olursak; kronik taş hastalığında hastalara genellikle önerilen tedavi taş diyeti ve CİTRATtır. Ancak, hastaların çoğunun bu maddeyi 6 aydan fazla kullandığını pek görmedim; insanlar günde 2-3 kez ilaç içmek zor geldiği için olmalı. İlk çalışma, limonla karşılaştırmalı olarak, idrardaki sitrat seviyelerini değerlendirmiş ve limonla aynı seviyede bulunduğunu göstermiştir. Limon yerine alternatif olabileceği, mide-bağırsak sisteminde antioksidan etkisinin yüksek olması ve idrar söktürücü etkileri nedeniyle daha faydalı olabileceği belirtilmiştir. İkinci çalışmada, yüksek oranda oksalat verilen farelerde gelişen böbrek taşlarında girebolu uygulaması incelenmiştir. Girebolu uygulanan deneklerde taş oluşumu belirgin bir şekilde azalmış, taş meydana gelse bile böbreğin taş nedeniyle gördüğü hasarın daha az olduğu kanıtlanmıştır. Tartışmada bunun nedeninin girebolunun içindeki fenolik bileşikler (bitkideki antioksidan etki ne kadar yüksekse o kadar artıyor) ve klorojenik asit nedeniyle olduğu ve kanıtlanmış idrar söktürücü etkilerinden kaynaklanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca, klorojenik asidin antispazmodik, ağrı kesici, antiinflamatuar, potansiyel antikarsinojenik ve karaciğer koruyucu etkilerinin de kanıtlandığı belirtilmiştir. Bunun dışında taş hastalığı ile ilgili başka bir yayın bulunmamaktadır. Ülkemizde bu bitkinin bakanlık onaylı preparatları yapılmaya başlanmıştır.
Sonuç olarak, "Girebolu içelim mi?" diyenlere önerim: Önce 2.5 litre su için, tuzu azaltın, çayı azaltın, hayvansal değil bitkisel gıdalara yönelin, bol bol limon tüketin; daha da olmazsa girebolu için diyerek tartışmayı kapatıyorum sevgili arkadaşlar.